Kasım ayından mıdır, bu kadar çok kötü haber alıyoruz? Hazan mevsimi, hüzün mevsimi olup çıkıyor. Ve yapraklar dökülmeye başlıyor. Ailelerimizden, arkadaşlarımızdan ya da tanıdıklarımızdan… Onlar teker teker “son yolculuğuna” çıkıyor ansızın. Geriye kalan elimizde birkaç fotoğraf, acı tatlı anılar, silinmeyecek anlar oluyor.
Ölüm denen illetin herkese, her eve uğrayacağını bilmek sanırım yaşadıkça öğreneceğimiz, hatta yaşadıkça alışacağımız bir döngü oluyor.
Basit bir kavram işte… İnsanlar doğar, büyür ve ölür… Denge böyle sağlanıyor.
Benim ise ölümlere alışmam, yıllar öncesinden gelen bir alışkanlık… Çok mu alıştım artık gözyaşlarımı kontrol edebiliyorum mesela. Daha katı düşünüyorum. “Sırası gelen gidiyor” diyorum, “Zamansız ayrılık vermesin yaradan” diyorum… Diyorum da diyorum… “Bir gün sen de gideceksin.” diyorum kendime… İşte o zaman geride bir şeyler bırak. İnsanlar baktıkça seni ansın belki de bir dua ile…
Bana yazı yazmayı sevdiren halam Hanife TÜZÜNER olmuştur. Cumhuriyet‘in ilk öğretmenlerindendi, Allah rahmet eylesin… Onun sayesiyledir belki de yazı yazmalarım, kendimi yansıtmam… Canım halamın yazdığı kitaplarıyla büyümek… Sonra da anmak saygı ve şükranla…
Diyorum ya, insan bir şekilde yansıtmalı bir şeylerle kendini… İçindeki saklı şehirleri paylaşmalı başkalarıyla… Herkes keşfetsin o şehirleri…
Ve sanatsız yapmamalı… Okumalı bol bol… Yazmalı yanlış yazsa da… Söylemeli kulağına hoş gelen her şarkıyı… Çizmeli, kara ya da renkli kalemlerle…
Sanatsız yapmamalı…
Ailemiz, sanat ışığını ve öğretmenini Kasım’ın ılık rüzgârıyla kaybetti önceki gün… Sonbahar, yapraklarımızdan birini daha savurdu son yolculuğuna…
Can ablamız, Can hocamız… Şişli Terakki’nin emekli eğitimcilerinden Can ARK‘ı uğurladık… Yüzlerce öğrenci yetiştirmiş tıpkı annesi (halam Hanife TÜZÜNER) gibi… Geride ne çok şey bıraktı…
Beni resim yapmam konusunda hep desteklemişti küçük yaşlarımda… Yazları Tekirdağ’daki yazlıklarındayken elimde resim defteri, yapmaya çalışırdım bir şeyler… Şimdi anılar canlanıyor teker teker…
Başta hayat arkadaşı, can yoldaşı saygıdeğer eniştemiz Prof. Dr. Erkin ARK olmak üzere, evlatları Tolga ve Orkun abiye, tüm ailemize, akrabalarımıza büyük sabırlar diliyorum.
Ve diyorum ki: “Ben de iz bırakmak istiyorum.” Yazdığım yazılarla, çektiğim fotoğraflarla, çizdiğim resimlerle… İz bırakanlar unutulmuyor!